EĞİTİMLER

Kartlar

Testler

Kelimeler

Hikayeler

İngilizce'de literally ne demek? Tam anlamıyla, harfi  harfiyen, tamamen doğru gibi anlamlara gelir. Günlük konuşamalarda nasıl kullanılıyor?

LITERALLY NE DEMEK?

İngilizce’de literally ne demek? Tam anlamıyla, harfi harfiyen, cidden, gerçekten, tamamen doğru gibi anlamlara gelir. Herhangi bir abartı veya mecazi yorum olmaksızın, bir şeyin kesinlikle gerçeklere dayandığını söylemek için kullanılır. Aynı zamanda söylemek istenilenin kesin bir şekilde ifade edildiğini vurgulamak için kullanılan bir zarftır. Birleşik Devletler’de günlük hayatta gençler arasında çok sık kullanılan bir kelimedir. Anlam gelişmesine uğramış bir ifade olduğu için cümle içerisinde “gerçekten, doğrusunu söylüyorum ki, sahiden” gibi anlamlarda da kullanılabilmektedir.

Örneğin:

“I was so hungry that I could literally eat a horse.”
(O kadar açtım ki sahiden bir atı yiyebilirdim.)

Herhangi bir mecazi veya sembolik anlam olmaksızın, bir ifadenin tam olarak belirtildiği gibi yorumlanması gerektiğini belirtmek için yaygın olarak kullanılır. Bir şey “literally” olarak tanımlandığında, bunun mümkün olan en doğru ve en gerçek anlamda olduğu anlamına gelir. Peki cümlede kullanımı nasıldır?

“After searching for hours, I literally found a needle in a haystack.”
Saatlerce aradıktan sonra, kelimenin tam anlamıyla samanlıkta iğne buldum.
“His performance on the stage was so remarkable that the audience was literally blown away.”
Sahnedeki performansı o kadar dikkat çekiciydi ki, seyirciler kelimenin tam anlamıyla havaya uçtu.
“I’m so tired that I could literally fall asleep standing right here.”
O kadar yorgunum ki tam anlamıyla burada dururken uyuyakalabilirim.
“The traffic is so bad today; I was literally stuck in the same spot for an hour.”
Bugün trafik çok kötü; kelimenin tam anlamıyla bir saat boyunca aynı noktada sıkışıp kaldım.
“After the intense workout, my muscles are literally screaming in pain.
Yoğun antrenmandan sonra kaslarım tam anlamıyla acı içinde çığlık atıyor.
“I’m not exaggerating; I literally finished the entire book in one sitting.”
Abartmıyorum; kelimenin tam anlamıyla tüm kitabı bir oturuşta bitirdim.
“The view from the mountaintop was breathtaking; I was literally on top of the world.”
“Dağın tepesinden manzara nefes kesiciydi; kelimenin tam anlamıyla dünyanın tepesindeydim.”
“Her cooking skills are amazing; she can literally turn any dish into a gourmet meal.”
Aşçılık becerileri inanılmaz; kelimenin tam anlamıyla herhangi bir yemeği gurme bir yemeğe dönüştürebiliyor.
“The party was so loud; I could literally feel the bass vibrating through the floor.”
Parti çok gürültülüydü; zeminde titreşen bası tam anlamıyla hissedebiliyordum.

🍃 Tasarım ve yönetim bir arada! ​En iyi hizmeti şimdi en iyi fiyata satın alın. Kolayca profesyonel bir web sitesine sahip olun. Daima güncelleme ve yedekleme. Bir şeyler mi değişmeli? Bir tık. ✨️

Bu içerik yardımcı oldu mu?

Harikasın! Teşekkürler.