The Dragon Drake
Once upon a time
Bir zamanlar
, in a faraway kingdom, there lived a fierce
dragonejderha
named Drake. Drake was a
massivedevasa
creature with shimmering scales of green and yellow,
sharpkeskin
teeth, and eyes that glowed like the brightest stars in the sky. Every day, the people of the
kindomkrallık
lived in fear of Drake’s wrath. The dragon would fly over the kingdom, breathing out flames that would burn down houses and destroy crops. The people had tried everything to defeat the dragon, but nothing seemed to work. One day, a young
farmerçiftçi
boy named Jack decided he was going to face Drake and put an end to his reign of terror. Armed with only a sword and his wits, Jack made his way up the mountain where the dragon was said to live. As he climbed higher and higher, he heard the sound of Drake’s mighty roar echoing through the mountain. But Jack was determined, and he kept climbing until he reached the top. When he finally saw the dragon, Jack was filled with
terrorkorku
. Drake was even larger and more fearsome up close. But Jack knew he couldn’t turn back now. He raised his sword and charged at the dragon. Drake breathed out a wall of
flamesateşler
, but Jack was quick and agile. He dodged the flames and sliced at the dragon’s scales with his sword. The battle raged on for hours, but in the end, Jack emerged victorious. With one final blow, he plunged his
swordkılıç
into Drake’s heart, and the dragon let out a final
roarkükreme
before collapsing to the
groundzemin
. The people of the kingdom rejoiced when they heard the news of Drake’s defeat. They thanked Jack for his bravery and celebrated his
victoryzafer
with feasts and music. And although Drake was gone, the legend of the young farmer boy who had defeated the dragon would live on for generations to come.
Ejderha Drake
Bir zamanlar, uzak bir krallıkta, güçlü bir ejderha olan Drake yaşardı. Drake, yeşil ve sarı renkli, parlayan pulları olan, keskin dişleri ve gözleriyle gökyüzündeki en parlak yıldızlar gibi parlayan devasa bir yaratıktı. Her gün, krallığın insanları Drake’in öfkesinden korku içinde yaşarlardı. Ejderha krallığın üzerinde uçar, evleri yakar, tarlaları yok ederdi. İnsanlar, ejderhayı yenmek için her şeyi denemişlerdi, ancak hiçbiri işe yaramamıştı. Bir gün, genç bir çiftçi çocuğu olan Jack, Drake ile yüzleşmeye ve onun terörünü sona erdirmeye karar verdi. Sadece bir kılıç ve zekasıyla silahlanan Jack, ejderhanın yaşadığı dağa doğru yola çıktı. Gittikçe yükseğe tırmandıkça, dağın içinden Drake’in güçlü kükremesi yankılanıyordu. Ancak Jack kararlıydı ve tırmanmaya devam etti, en tepede ejderhayı gördü. Ejderhayı gördüğünde, Jack dehşete kapıldı. Drake yakından daha da büyük ve daha korkutucuydu. Ancak Jack geri dönemezdi. Kılıcını kaldırdı ve ejderhaya doğru koştu. Drake alev duvarı çıkardı, ancak Jack hızlı ve çevikti. Alevleri kaçırdı ve kılıcıyla ejderhanın pullarını kesmeye başladı. Savaş saatlerce sürdü, ancak sonunda Jack galip geldi. Son bir darbeyle kılıcını Drake’in kalbine sapladı ve ejderha yere çöktü. Krallığın insanları, Drake’in yenilgisi haberini duyunca sevindi. Jack’e cesareti için teşekkür ettiler ve zaferini yemekler ve müzikle kutladılar. Ve Drake gitmiş olsa da, genç çiftçi çocuğunun ejderhayı yenmiş olmasına dair efsane nesiller boyu yaşayacaktı.
