THE LOST GHOST OF UCLA

Once upon a time, on a night by the stars in the sky, there was a curious young man named Casey who stayed up all night on the slopes of the mountains of Brentwood. Casey loved to learn and would often spend hours pondering, but tonight was . He had an assignment requiring a new perspective, yet he had no idea what to write about. While randomly researching in the college , he stumbled upon an old book. Inside the book was a about the lost ghost of UCLA. According to the tale, years ago, a student disappeared on the UCLA campus, and his still roamed the grounds, disturbing those who alone late at night. by the legend, Casey decided to trace the footsteps of the student. Venturing out alone one night armed with old and campus lore, Casey hoped to the ghost. his efforts, he found nothing but silence. However, as he delved deeper into the legend, strange occurrences began to unsettle him. Faced with sounds and illusions, Casey’s fear grew. Summoning his , Casey opened his eyes to find only and mist around him. He wondered if what he experienced was just a of his mind or if it was real. Regardless, he returned to the library to continue researching the legend, to find the . As he delved deeper, Casey’s research led him to the story of the missing student. Years ago, the student in an accident, and his body was never found. Though disappointed by the realization that the ghost didn’t exist, Casey accepted it and proudly completed his , bringing closure to the and contributing to the peace of the campus. However, during his presentation, amid the applause, Casey with astonishment that the ghost was also among the crowd, realizing that the journey of seeking truth never truly ends.

UCLA’NIN KAYIP HAYALETİ

Bir zamanlar Brentwood’un sarp dağlarının eteklerinde, gökyüzü yıldızlarla aydınlanmış bir gecede, Casey adında meraklı bir genç vardı. Casey, her gece yıldızlara bakarak düşünürdü, ancak bu gece farklıydı. Yaklaşan bir ödev için yeni bir bakış açısı arıyordu ve ne yazacağını bilmiyordu. Kütüphanede rastgele araştırma yaparken eski ve tozlu bir kitaba denk geldi. Kitap, UCLA’nın kayıp hayaletiyle ilgili bir efsaneye dairdi. Hikaye, yıllar önce kaybolan bir öğrencinin hayaletinin hala kampüsü dolaştığını söylüyordu. Bu efsane Casey’i oldukça etkiledi ve kaybolan öğrencinin izini sürmeye karar verdi. Gecenin ilerleyen saatlerinde, tüm oda arkadaşları uyurken cesaretini toplayıp kampüse gitti. Ancak, hayaletin izine rastlamadı. Son umut olarak kitabı çıkartıp yeniden incelemeye başladı. Aniden gizemli sesler duymaya başladı ve etrafında sisler belirmeye başladı. Korku dolu anlar yaşayan Casey, bir anlık cesaretle gözlerini açtığında etrafında sadece sessizlik ve sislerle dolu bir manzara buldu. Yaşadıklarının gerçek mi yoksa yanılsama mı olduğunu düşünmeye başladı. Ancak, cesareti ve azmiyle geri dönüp araştırmalarına devam etti. Kütüphanede araştırma yaparken, gizemli bir atmosferin içine doğru çekildiğini hissetti. Sessizlikle boğuşurken raflardan düşen kitap seslerini işitti. Yaklaştığında dağılmış kitapları fark etti ve birinin açık sayfasını gördü. Sayfada yazan söz, onun içinde bir ışık yakarak gerçeği arama yolculuğunu ileriye taşıdı. Araştırmaları onu kaybolan öğrencinin trajik hikayesine götürdü. Yıllar önce bir kaza sonucu kaybolmuş ve cesedi bir daha bulunamamıştı. Casey, hayaletin var olmadığını kabul etti ve ödevini gururla tamamladı. Paylaştığı bilgilerle efsaneyi sonlandırdı ve kampüsün huzuruna katkı sağladı. Ancak sunum sırasında, alkışlar arasında Casey, hayaletin kalabalığın arasında olduğunu fark etti ve gerçeği arama yolculuğunun aslında bir son olmadığını anladı.